Bir gövde ve gövde etrafında genellikle 5
adet olan kollardan oluşmuş yıldız şeklinde canlılardır. 7.000 metre derinde
yaşayan türleri bulunmaktadır. Gövde ve kollarının yüzeyleri geniş ve dikenli
plakalarla örtülüdür. Kambriyenden
günümüze yaşayan canlılardan birisidir ve hiç bir değişime uğramamıştır
(Prof.Dr.Nurdan
İnan, Paleontoloji, s.167, 2.Baskı, 2009).
Denizyıldızındaki mikrolens sistemi, dijital
teknoloji geliştirme çalışmalarında kullanılıyor. Eğer bu küçük canlıdaki lens
tasarımı benzer bir şekilde taklit edilebilirse, çok daha kaliteli kameralar
üretilebilecek.
Ophiocoma wendti türündeki denizyıldızı, bir
disk şeklindeki gövdesine tutturulmuş 5 kola sahip. Bu kollar sayesinde denizin
tabanında rahat bir şekilde hareket edebiliyor. Bu organlar canlıya hareket
sağlamanın yanı sıra mükemmel bir görme organı olarak da hizmet ediyor. Bu
kollar mikrolens dizili bir yüzeye sahipler. Çok sayıdaki lens dört bir yanda
olup biten herşeyi görmesini sağlıyor. ABD'de bulunan Bell laboratuvarı
araştırmacıları yeni iletişim ve görüntüleme cihazları geliştirmek için şimdi
bu canlının vücuduna yayılmış lens sistemini inceliyorlar. Denizyıldızındaki bu
tasarım bilim adamlarını fazlasıyla etkilemiş durumda.
Araştırma ekibinin lideri Joanna Aizenberg: "Yeni fikirler ve teknolojiler
geliştirmeye uğraşmak yerine bu deniz canlısından öğrenmeye çalışabiliriz"
diyor.
Aizenberg, BBC Televizyonu'nda katıldığı
"Go Digital" isimli programda: "Canlının tüm vücudunu kaplayan bu
lensler farklı yönlere bakarak canlının bütün çevresini görmesini sağlıyor.
Bizim de optik cihazlarda, özellikle de kameralarda yerleştirmek istediğimiz
özellik bu işte" dedi.(1)
"Sadece bir yöne bakan tek bir lens
yerine farklı yönlere bakabilen binlerce lense sahip olmak mümkün. Böylece
etrafınızı belki de 360 derecelik bir açıdan görebileceksiniz".
Denizyıldızındaki mikrolens sisteminin
varlığı aslında oldukça kısa bir süredir bilinmekte. Dr. Aizenberg'in
başkanlığını yaptığı uluslararası araştırma grubunun çok yönlü incelemeleri
sonucu, 2001 yılında gün ışığına çıkartılmıştı. ABD'deki Bell laboratuvarları,
Los Angeles'taki Doğa Tarihi Müzesi ve İsrail'deki Weizmann Bilim
Enstitüsü'nden bilim adamlarının katılımıyla gerçekleşen araştırma Nature
dergisinin 23 Ağustos 2001 sayısında yayımlanmıştı.(2)
Bu araştırmaya göre, denizyıldızının
kollarındaki lensler kalsiyum karbonat, yani kalsitten oluşan bir iskelet
üzerinde sıralanıyorlar. Bu sıralanma altıgenlere dayalı özel bir geometriye
sahip. Lensler mikroskobik kalsit tepeler şeklinde yükseliyor ve herbiri 6
başka lens tarafından çevrili. Bu optimal mikrotasarım, üzerine düşen ışığı son
derece etkili bir şekilde odaklıyor.
Mikrolenslerin hemen altında uzanan sinir ağının, iletilen ışık sinyallerini yakaladığı düşünülüyor. Böylece bir arada hareket eden çok sayıdaki lens, denizyıldızının çevresindeki herşeyi görmesini mümkün kılıyor.
Mikrolenslerin hemen altında uzanan sinir ağının, iletilen ışık sinyallerini yakaladığı düşünülüyor. Böylece bir arada hareket eden çok sayıdaki lens, denizyıldızının çevresindeki herşeyi görmesini mümkün kılıyor.
Denizyıldızındaki lensler, ışığı odaklamada
insanoğlunun üretmiş olduğu lensleri hayli geride bırakıyor. İnsan yapımı
lenslerde ışığı bozan -çift kırılım ve sferik bozulma gibi- fiziksel etkileri
kusursuz bir şekilde devre dışı bırakıyor. Bell laboratuvarı araştırma
görevlilerinden Frederico Capasso: "Bu küçücük kalsit kristaller mükemmel
birer optik lens oluşturuyorlar ve bizim bugün üretebileceğimiz en iyi lensten
çok daha üstünler" diyor.(3)
Dr. Aizenberg ise bu canlıların ışığı
odaklamada üretilmiş en iyi lensten 20 kat daha üstün olduğunu belirtiyor.
Denizyıldızının İletişim Teknolojisine
Sundukları Araştırmacılar, denizyıldızının ışığı iletme
yeteneğinden telekomünikasyonda da yararlanılabileceğini belirtiyorlar.
Günümüzde dünyadaki fiber optik kabloların çoğu, ses ve veri alışverişinde kullanılıyor. Dijital "1" ve "0" ları taşıyan ışığı bir hat boyunca yönlendirmede lensler kullanılıyor. Bunu daha etkili bir şekilde yapmada bilim adamları denizyıldızından yararlanmayı umuyorlar. Böylece optik kablolarla iletilecek bilginin miktarı da katlanmış olacak.
Dr. Aizenberg "Böylece optik iletişimde
kullanmak için, ışığı, şu anda kullanmakta olduğumuz lenslerden 10 ila 20 kat
daha etkili şekilde odaklayan lensler yapabilmenin yollarını öğreneceğiz"
diyor.
Şimdi denizyıldızındaki bu lens sisteminin
üretim aşamalarını biraz daha detaylı biçimde ele alalım. Lenslerin sıralandığı
iskeleti oluşturan kalsit, hücreler tarafından özel olarak üretilir. Bu
malzemenin ne şekilde kullanılacağının bilgisi de hücredeki DNA da bulunur. Bu
mimari plan gibidir ve mikroskobik tepeciklerin eğriliğinden, altıgenlere
dayalı geometriye kadar tüm hassas dengeler genetik olarak kodlanmıştır.
——————————
1 BBCNEWS.com: "Sea
creature offers clearer vision", 12 Aralık 2002
http://news.bbc.co.uk/1/hi/technology/2562093.stm
2 Nature 412: 6849 (2001)
JOANNA AIZENBERG, ALEXEI TKACHENKO, STEVE WEINER, LIA ADDADI & GORDON
HENDLER, "Calcitic microlenses as part of the photoreceptor system in
brittlestars"
3 Bell Laboratuvarları
Sitesi: "Bell Labs Scientists Find Marine Creatures May Lead to Better
Optical Microlenses" 22 Ağustos 2001
http://www.bell-labs.com/news/2001/august/22/1.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder