12 Temmuz 2013 Cuma

Memeliler


Sınıf (Clasis) : Mammalia (Memeliler)


Memeliler onları doğurma ve yavrularını emzirme yönleriyle tüm diğer omurgalılardan ayırt edilirler. Kalpleri kuş ve sürüngenlerinden daha gelişmiş 4 kısıma ayrılmıştır. Vücut ısılarını dengeleyip sabit tuma kabiliyetine sahiptirler. 

Kuşlar


Sınıf (Clasis) : Aves (Kuşlar)


Kuş kemiklerinin içinin boş ve çeperinin ince oluşu bunların fosilleşme şansını azaltır. En eski kuş fosili Çin’de bulunmuş Aurornis Xui adında 165 Milyon yıllıktır. 

Sürüngenler


Sınıf (Clasis) : Reptila (Sürüngenler)


Yumurta içinde embriyonik evreyi geçirirler. Soğuk kanlıdırlar vücut sıcaklıklarını kendileri dengeleyemez dış kaynağa ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden sürüngen türlerinin çok büyük bir kısmı dünyanın ılıman iklim kuşaklarında yaşamlarını sürdürür. Ancak bu sayede kasları inanılmaz enerji tasarrufu yapar. Kaslarının güç potansiyeli memelilere oranla 4, kuşlara oranla 2 kat daha fazladır.

Amphibia


Sınıf (Clasis) : Amphibia (Çift Hayatlılar)


Hem suda hemde karada yaşayabilirler. Kurbağa örneğinde olduğu gibi larva devirlerini suda geçirirler ve bu devrede solungaçları mevcuttur. Yumurtalarını suya bırakırlar daha sonra gelişme dönemlerinde karaya çıkarlar ve akciğerleri oluşur. Hem akciğer hemde deri solunumu yapabilirler. Derilerinin her zaman neme ihtiyacı vardır o yüzden sudan fazla uzaklaşamazlar. 

Kemikli balıklar


Sınıf (Clasis) : Osteichthyes (Kemikli Balıklar)

Bu sınıftaki balıkların iskeletleri az çok kemikleşmiştir. Derileri zırhla değil pullarla kaplıdır. Göğüs ve Karın yüzgeçleri olmak üzere iki çift yüzgeçleri vardır.


Trilobit


Dal (Phyllum) : Arthropoda (Eklembacaklılar)
Sınıf (Clasis)  : Trilobita (Üç Parçalı)
Alt Kambriyen : Permiyen


Deniz kenarında sığ sularda yaşarlar. Bacakları vardır bunlar yüzmeye ve avlanmaya yararlar. Tehlike anında yuvarlak şekil alabilirler böyle fosilleri de bulunmuştur. Kambriyende ortaya çıkmış Perimiyende soyu tükenmiştir. Bu dönemlerin ¨Anahtar Fosili¨ dir.  Yani dönemlerin tespitinde bu fosil de kullanılmaktadır. Bazı türlerinde 300 bazılarında 3000 mercekten oluşan göz yapısı mevcuttur. Kambriyen öncesinde göz benzeri bir yapı hiçbir canlıda yokken bu canlıda oldukça kompleks günümüz böceklerindeki gibi bileşik göz yapısının bulunması hayret vericidir. Mercekler ¨ Kalsit¨ adı verilen CaCO3 (Kalsiyum Karbonat) ın kristalleşmiş hali olan yapılardan oluşmaktadır. Bu yapı oldukça sağlam bir kaya olmakla beraber saydamdır ve günümüzde dahi lazer ışınlarının saflığının kontrol edilmesi gibi üst düzey teknolojilerde kullanılmaktadır. Çok sert bir kaya olduğundan dolayı göz mercekleri fosillşerek günümüze kadar gelebilmiş ve bulunan fosillerde mercekler tek tek sayılabilmektedir.

Deniz kestanesi


Dal (Phyllum) : Echinodermata (Derisi Dikenliler)
Sınıf (Clasis)  : Echinoidea (Deniz Kestaneleri)


Vücutları yuvarlak, köşeli ya da elipsoidal bir şekle sahiptir. Alt yüz genellikle içe dönüktür ve ortasında ağız yer alır dış yüz genellikle bombelidir ve orta kısmında anüs bulunur.

Deniz lalesi


Dal (Phyllum) : Echinodermata (Derİsİ Dİkenlİler)
Sınıf (Clasis)  : Crinoidea (Denİz Lalelerİ)


Siluriyen sonu itibariyle tüm jeolojik devirlerde rastlanır. Deniz tabanında crinoid çimenlikleri oluştururlar ama günümüzde soyu tükenmeye doğru gitmektedir. 200 fosil türüne rastlanmasına rağmen günümüzde 12 türü kalmıştır. 

Nautilus'lar



Dal (Phyllum) : Mollusca (Yumuşakçalar)
Sınıf (Clasis)   : Cephalopoda (Kafadanbacaklılar)
Cins (Genre)  : Nautilus


Nautiluslar kambriyenden günümüze yaşamakta olan türlerdendir. Kavkı yatay spiral şekildedir. Kavkının içi localardan yani odacıklardan oluşmuştur ve herbir oda büyükten küçüğe altın orana (1,618) sahiptir, ayrıca yatay uzunluğun dikeyine oranı yine altın oranı vermektedir. Hayvan bu odacıklar içerisinde hareket edebilmektedir, genellikle en dış büyük odacıkta bulunur. Denizaltılarına ilham olan bir teknolojiye sahiptir. Içerisindeki odacıklara su doldurarak kilometrelerce derine dalıp, boşaltarak yüzeye çıkabilmektedir. Üzerinde bu odacıklar arasında çizgiler bulunur bunlara büyüme çizgileri adı verilir ve güzel bir desen oluşturur.

Deniz yıldızları


Sınıf (Clasis)  : Asteroidea (Deniz Yıldızları)

Bir gövde ve gövde etrafında genellikle 5 adet olan kollardan oluşmuş yıldız şeklinde canlılardır. 7.000 metre derinde yaşayan türleri bulunmaktadır. Gövde ve kollarının yüzeyleri geniş ve dikenli plakalarla örtülüdür. Kambriyenden günümüze yaşayan canlılardan birisidir ve hiç bir değişime uğramamıştır (Prof.Dr.Nurdan İnan, Paleontoloji, s.167, 2.Baskı, 2009).

Denizyıldızındaki mikrolens sistemi, dijital teknoloji geliştirme çalışmalarında kullanılıyor. Eğer bu küçük canlıdaki lens tasarımı benzer bir şekilde taklit edilebilirse, çok daha kaliteli kameralar üretilebilecek.

Ophiocoma wendti türündeki denizyıldızı, bir disk şeklindeki gövdesine tutturulmuş 5 kola sahip. Bu kollar sayesinde denizin tabanında rahat bir şekilde hareket edebiliyor. Bu organlar canlıya hareket sağlamanın yanı sıra mükemmel bir görme organı olarak da hizmet ediyor. Bu kollar mikrolens dizili bir yüzeye sahipler. Çok sayıdaki lens dört bir yanda olup biten herşeyi görmesini sağlıyor. ABD'de bulunan Bell laboratuvarı araştırmacıları yeni iletişim ve görüntüleme cihazları geliştirmek için şimdi bu canlının vücuduna yayılmış lens sistemini inceliyorlar. Denizyıldızındaki bu tasarım bilim adamlarını fazlasıyla etkilemiş durumda.

Araştırma ekibinin lideri Joanna Aizenberg: "Yeni fikirler ve teknolojiler geliştirmeye uğraşmak yerine bu deniz canlısından öğrenmeye çalışabiliriz" diyor.

Aizenberg, BBC Televizyonu'nda katıldığı "Go Digital" isimli programda: "Canlının tüm vücudunu kaplayan bu lensler farklı yönlere bakarak canlının bütün çevresini görmesini sağlıyor. Bizim de optik cihazlarda, özellikle de kameralarda yerleştirmek istediğimiz özellik bu işte" dedi.(1)
"Sadece bir yöne bakan tek bir lens yerine farklı yönlere bakabilen binlerce lense sahip olmak mümkün. Böylece etrafınızı belki de 360 derecelik bir açıdan görebileceksiniz".

Denizyıldızındaki mikrolens sisteminin varlığı aslında oldukça kısa bir süredir bilinmekte. Dr. Aizenberg'in başkanlığını yaptığı uluslararası araştırma grubunun çok yönlü incelemeleri sonucu, 2001 yılında gün ışığına çıkartılmıştı. ABD'deki Bell laboratuvarları, Los Angeles'taki Doğa Tarihi Müzesi ve İsrail'deki Weizmann Bilim Enstitüsü'nden bilim adamlarının katılımıyla gerçekleşen araştırma Nature dergisinin 23 Ağustos 2001 sayısında yayımlanmıştı.(2)

Bu araştırmaya göre, denizyıldızının kollarındaki lensler kalsiyum karbonat, yani kalsitten oluşan bir iskelet üzerinde sıralanıyorlar. Bu sıralanma altıgenlere dayalı özel bir geometriye sahip. Lensler mikroskobik kalsit tepeler şeklinde yükseliyor ve herbiri 6 başka lens tarafından çevrili. Bu optimal mikrotasarım, üzerine düşen ışığı son derece etkili bir şekilde odaklıyor.

Mikrolenslerin hemen altında uzanan sinir ağının, iletilen ışık sinyallerini yakaladığı düşünülüyor. Böylece bir arada hareket eden çok sayıdaki lens, denizyıldızının çevresindeki herşeyi görmesini mümkün kılıyor.

Denizyıldızındaki lensler, ışığı odaklamada insanoğlunun üretmiş olduğu lensleri hayli geride bırakıyor. İnsan yapımı lenslerde ışığı bozan -çift kırılım ve sferik bozulma gibi- fiziksel etkileri kusursuz bir şekilde devre dışı bırakıyor. Bell laboratuvarı araştırma görevlilerinden Frederico Capasso: "Bu küçücük kalsit kristaller mükemmel birer optik lens oluşturuyorlar ve bizim bugün üretebileceğimiz en iyi lensten çok daha üstünler" diyor.(3)

Dr. Aizenberg ise bu canlıların ışığı odaklamada üretilmiş en iyi lensten 20 kat daha üstün olduğunu belirtiyor.

Denizyıldızının İletişim Teknolojisine Sundukları Araştırmacılar, denizyıldızının ışığı iletme yeteneğinden telekomünikasyonda da yararlanılabileceğini belirtiyorlar.

Günümüzde dünyadaki fiber optik kabloların çoğu, ses ve veri alışverişinde kullanılıyor. Dijital "1" ve "0" ları taşıyan ışığı bir hat boyunca yönlendirmede lensler kullanılıyor. Bunu daha etkili bir şekilde yapmada bilim adamları denizyıldızından yararlanmayı umuyorlar. Böylece optik kablolarla iletilecek bilginin miktarı da katlanmış olacak.

Dr. Aizenberg "Böylece optik iletişimde kullanmak için, ışığı, şu anda kullanmakta olduğumuz lenslerden 10 ila 20 kat daha etkili şekilde odaklayan lensler yapabilmenin yollarını öğreneceğiz" diyor.

Şimdi denizyıldızındaki bu lens sisteminin üretim aşamalarını biraz daha detaylı biçimde ele alalım. Lenslerin sıralandığı iskeleti oluşturan kalsit, hücreler tarafından özel olarak üretilir. Bu malzemenin ne şekilde kullanılacağının bilgisi de hücredeki DNA da bulunur. Bu mimari plan gibidir ve mikroskobik tepeciklerin eğriliğinden, altıgenlere dayalı geometriye kadar tüm hassas dengeler genetik olarak kodlanmıştır.
——————————
1 BBCNEWS.com: "Sea creature offers clearer vision", 12 Aralık 2002
http://news.bbc.co.uk/1/hi/technology/2562093.stm
2 Nature 412: 6849 (2001) JOANNA AIZENBERG, ALEXEI TKACHENKO, STEVE WEINER, LIA ADDADI & GORDON HENDLER, "Calcitic microlenses as part of the photoreceptor system in brittlestars"
3 Bell Laboratuvarları Sitesi: "Bell Labs Scientists Find Marine Creatures May Lead to Better Optical Microlenses" 22 Ağustos 2001
http://www.bell-labs.com/news/2001/august/22/1.html


Mikrofosiller: Foraminiferler

Dal (Phyllum) : Sarcodina (Yalancı Ayaklılar)
Sınıf (Classis) : Rhizopodea (Kök Ayaklılar)
Takım (Ordo) : Foraminiferida

Mikropaleontolojinin ana konusunu oluştururlar, kayaç yapıcı mikroorganizmalar olarak bilinirler, AluminyumOksit, DemirOksit, Silisyum ve KalsiyumKarbonat gibi çimento maddelerini salgılayarak kendi kavkılarını inşa ederler. Kambriyenden beri hayattadırlar ve bu canlıların jeolojik yaş tablosu oluşturulmuştur, bulunduğu tabakanın yaşı bu tablo ile karşılaştırılarak bulunabilir yani yaş tayininde önemlidirler.